6 Mart 2012 Salı

MANDAL...

Altı kardeşin en küçüğüydü Sevim... Hem yaşça, hem boyca... Geçirdiği rahatsızlık sonrasında boyu çok uzamamıştı... Ama ailenin her zaman neşe kaynağıydı... Fatih'te kendilerine ait 5 katlı bir apartmanda oturuyorlardı... Babasını kaybettiği için 1.kattaki dairelerinde annesiyle oturuyordu... diğer üç katta ise ağabeyleri vardı. Ablaları aynı apartmanda değildi ama yakınlardı.  Tam 16 yeğeni vardı. Onlarla oynayıp, gülerek, bazen kavga ederek, bazen terbiye ederek geçirdi yıllarını... Küserdi, kırılırdı bazen çocuk gibi, ama gönlünü almak çok kolaydı. Bazen küçük bir çikolata, bazen yanağına kondurulan bir öpücükle yine güller açardı yüzünde...

Onu tanıdığımda 55 yaşlarındaydı, eşimin küçük halası... Yıllar içinde bir ağabeyini ve iki ablasını yitirmişti... Sonra annesini kaybetti. Dışarı çıkmaktan pek hoşlanmazdı, annesini kaybettikten sonra da iyice eve kapadı kendisini. Yeğenler teker teker evlendi.... Yeni gelinler, damatlar ekleniyordu aileye ve yeni torunlar... Onlara baktıkça gözlerinin içi parlıyordu Sevim Hala'nın. Etrafında onu koruyan, gözeten, besleyen yaprakları vardı ama yalnız bir çiçekti Sevim Hala...

Bir araya gelinen aile toplantılarında Sevim Hala'nın yeğenlerine yaptığı tatlı şakalar anlatılır ve o güzel günler yad edilirdi... En sevdiği şaka ise yeğenlerinin veya çocukların eteğine, ceketine hissettirmeden mandal takmaktı... Cekete takılan mandalla okula gidenler,evden giden misafirin eteğinden sarkan mandal, bahçeye oynamaya giderken kazağınızdan sarkan mandal... Artık hissettirmeden nereye takabilirse... Anlatıldıkça gözlerimizden yaşlar gelene kadar gülerdik.

İşte bu güzel insan iki gün önce 72 yaşında, bütün sevenlerini gözleri yaşlı bıraktı... O güzel, yumuşacık kalbine yenik düştü Sevim Hala...

Dün Fatih Camii'nden uğurladık onu son yolculuğuna... Yeğenleri, torunları herkes oradaydı...

Tabutunun üzerindeki örtüsünün ucunda kimsenin bir anlam veremediği küçük tahta bir mandal vardı...
O mandal, yeğenlerinin, torunlarının sevgilerini ve dualarını ekledi yanına, Nur içinde yat SEVİM HALA...


2 Mart 2012 Cuma



RESİM SERGİMİZE DAVETLİSİNİZ .....

15 yıl evet yanlış okumadınız 15 yıl...  Hayatımda hiç bıkmadığım, yaşamımdan hiç çıkarmak istemediğim resim yapımıyla geçen 15 yıl...

Resim ile beraberliğimiz 1997 yılının Eylül ayında Karakalem çalışmaları ile başladı... Rahmetli öğretmenim Sn. Atilla TOS'un katkılarını hayatım boyunca unutamam, nur içinde yatsın...

Sonra yavaş yavaş renkler katılmaya başladı resimlerime... Ve Sn. Bahattin ODABAŞI ile pastel çalışmaya başladım. Çok şanslıydım çünkü, emeklemekten yavaş yavaş yürümeye geçtiğim bu dönemde Türkiye'nin sayılı ressamlarından biri olan sayın öğretmenimin bilgisi ışığında ayaklarım yere daha sağlam basmayı öğrendi...

Resimle olan beraberliğimin 5. yılını kutlarken, canım kuzenim Zeynep sayesinde Azerbaycanlı çok kıymetli iki öğretmenle, Sayın Tariyel HASANOĞLU ve sevgili eşi Pervane HASANOĞLU ile tanıştım. Ve bu tanışma 10 yıldır süregelen öğretmen - öğrenci beraberliğinin yanında, arkadaşlığı, dostluğu da beraberinde getirdi...

Ve şimdi bu süreçteki resim çalışmalarımı dostlarımla, arkadaşlarımla paylaşma zamanı....

Resimlerimi sevgili arkadaşım Işın Akpınar'ın resimleri ile birlikte;



                                       22 - 30 Mart 2012 tarihleri arasında 


                        Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Sanat Galerisi'nde sergileyeceğiz...




Bu süreçte bana destek veren öğretmenlerime, arkadaşlarıma, aileme, eşime ve canımdan çok sevdiğim kızlarıma teşekkür ederim...

Hepinizi bekliyorum :))

Sevgilerimle...